Hata yapmak, insan doğasının kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak çoğu zaman, bu hataları kabul etmek ve özür dilemek oldukça zor gelir. Özellikle kültürümüzde, özür dilemek ve hatamızı kabul etmek büyük bir zorluk gibi algılanır. Bu durum, toplumumuzun her alanına nüfuz etmiş görünüyor.
Bireysel olarak bir hata yaptığımızda, bunu kabul etmek ve özür dilemekten kaçınma eğilimindeyiz. Bu durumu bir zayıflık olarak görmek yaygındır. Dahası, özür dilemek, karşı tarafın bu durumu suiistimal etmesine neden olabileceği endişesiyle daha da zorlaşır. Örneğin, iş yerinde özür dilemek, güçsüzlük olarak algılanabilir.
Kültürel olarak, hataları kabul etme ve özür dileme alışkanlığı geliştirmekte sıkıntı yaşıyoruz. Hatta hatalı olsak bile, hatamızı bastırmak ve suçlamak gibi davranışlar sergileyerek sorumluluğu üstümüzden atmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki, bu durum devletin her kademesinde de geçerli. Bir kuruma başvurduğumuzda, haklı olsak bile haksız duruma düşürülme riskiyle karşı karşıya kalabiliyoruz.
Bu kültürel bir davranış biçimi olarak kabul edilmeli ve düzeltilmesi zor bir süreç olduğunu kabul etmeliyiz. Ancak değişime, kendimizden başlayarak özür dilemek ve hatalarımızı kabul etmekle başlayabiliriz. Empati kurarak bu davranış biçimini geliştirmeli ve toplum geneline yaymalıyız.
Tabii ki, bu kolay bir süreç değil. İnsan doğası gereği, bazen zorlanabiliriz. Ancak eğer bu adımı atmazsak, toplum olarak geriye düşebiliriz. Hatalarımızı kabul etmediğimiz sürece, doğru olduğunu düşündüğümüz eylemlerle ilerleyemeyiz. Gelişmek ve ilerlemek için, hatamızı kabul etmek ve özür dilemekten çekinmemeliyiz. Bu, toplumsal bir gerekliliktir. Ne dersiniz, birlikte bu değişimi başlatalım mı?