Ekip liderliğinin, zamanla öğrenilen bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık dokuz yıl önce, bir ekip lideri olarak başladığımda, kontrolün her şey olduğunu düşünüyordum. Ancak, deneyimlerimle fark ettim ki kontrol, verimliliğin düşmanı olabilir. Bu makalede, ekip liderliği serüvenimdeki öğrendiklerimi ve dönüşümü paylaşacağım.
Ekip lideri olarak başladığımda, her şeyi kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Ancak, ekip büyüdükçe kontrolü kaybetmeye başladım ve korku hissettim. İşleri kendim takip ediyor ve yapmaya çalışıyordum. Ancak, bu yaklaşım hem beni hem de ekibimi yıpratıyordu. Ayrıca, ekip arkadaşlarımdan iş yapmalarını istemekte çekiniyordum, korkum ise yanlış anlaşılma endişesiydi.
Bu şekilde devam etmenin doğru olmadığını anladığımda, liderlik modelimi değiştirmeye karar verdim. Doğaçlama ilerlemek yerine bir plan çizmeye ve her bir ekip üyesine özgü bir liderlik yaklaşımı benimsemeye karar verdim. Güven ve iyi niyet çerçevesinde ekip arkadaşlarımla açık, net iletişim kurmaya başladım.
Her bir ekip arkadaşımla bireysel olarak iletişim kurup onları daha yakından tanıyarak, ekip bağımızı güçlendirdik. Bu sayede, herkesin açık, net, yardımsever ve iyi niyetli davranmaya başladığı bir ortam oluşturduk. Bu bağın gücü sayesinde, zorlukları daha rahat aşmaya başladık.
Ekip arkadaşlarıma sorumluluk verip özgürlük tanıdıkça, işlerin çok daha rahat ilerlediğini gördüm. Bu yaklaşım, liderlik tarzımın temelini oluşturdu ve verimliliğimi artırdı. Kendimden örnek vermek gerekirse, bana da alan bırakılıp sorumluluk verildiğinde daha rahat çalışabiliyor ve daha verimli olabiliyorum.
Ekip liderliği, kontrol ve özgürlük arasında ince bir denge gerektirir. Deneyimlerimden öğrendiğim en önemli şeylerden biri, her bir ekip üyesinin farklı olduğu ve kişiye özgü liderlik yaklaşımlarının gerekliliğidir. Ekip liderliği yapacak kişilere tavsiyem ise, ekip arkadaşlarınızla sağlam bir iletişim kurun ve onları tanımaya çalışın. Ancak bu şekilde, gerçek bir takım oluşturabilir ve başarıyı birlikte yakalayabilirsiniz.